Birçok insan mutlu olma arzusunun yaptığımız her şeyin arkasındaki temel
güdü olduğu fikrine katılacaktır. Bencilce veya merhamet ve yardım etme
duygusuyla yaptığımız hareketlerden tatmin olmak istiyoruz. İnsanlara hayattan beklentilerinin
ne olduğu sorulduğunda genelde verilen cevap şudur: “Sadece mutlu olmak
istiyorum.”
Krişna bilinci felsefesinin temel noktası gerçekte kim olduğumuzu bilmezsek
mutlu olamayacağımızdır.
Yüce bilge Sanatana Goswami bu fikrini Şri Çaitanya Mahaprabhu’ya
sorarken belirtmişti: “Ben kimim? Neden bu ıstırap üçlemesi (bedenim ve
zihnimden, diğer canlı varlıklardan ve doğadan kaynaklanan) beni her zaman
rahatsız ediyor? Bunu bilmezsem nasıl yararlanabilirim ki?” (Caitanya-Caritamrita, Madhya Lila 20.102)
Birçok kıta sonra Rab Caitanya, bilge Sanatana’ya benliğin doğasını
açıklar: “Krişna’nın hizmetkarı olmak canlı varlıkların yapısal durumudur çünkü
canlı varlık Krişna’nın marjinal enerjisidir ve tıpkı bir güneş ışığı veya
ateşin moleküler parçası gibi eş zamanlı olarak Rab ile hem bir, hem de Ondan
farklı bir oluşumdur.”
Tanrı ile adananı arasındaki bu değiş tokuş geniş kapsamlı felsefi
görüşlere sahiptir. Her şeyden önce bilge Sanatana’nın sorusu hepimizin
tarafından sorulması gereken sorudur. “Neden acı çekiyorum?” Aradığımız
mutluluk her zaman ulaşabildiğimizin ötesinde. Bizi mutlu edeceğini
düşündüğümüz bir şeyleri arzuluyoruz fakat arzularımıza eriştiğimizde bu bize
yeterli gelmiyor. Daha fazla bir şeylere ihtiyacımız olduğunu düşünüyoruz. Bu sürekli tatminsizlik
bizim acılarımızın bir kısmıdır.
Rab Caitanya benliğin doğasını açıklayarak neden acı çektiğimiz sorusuna
cevap verir. Çünkü gerçekte kim olduğumuzu unutmuş durumdayız: Krişna’nın ebedi
hizmetkarı ve O’nun parçalarıyız. Kendimizi maddi bedenlerle kimliklendiriyoruz
ve acılarımız bu yanılgıdan ortaya çıkıyor. Bedenlerimiz hastalanıyor,
yaşlanıyor ve ölüyor ve biz bunun bizim başımıza geldiğini düşünüyoruz.
Bütün mutluluğun kaynağı Krişna’nın bir parçası olan spiritüel varlıklar
olan bizler de saf orijinal halimizde mutluyuzdur. Bu yüzden mutlu olma
girişimlerimizdeki birçok hayal kırıklığına rağmen, asla bundan vazgeçmeyiz.
Bhakti yoga uygulamaları bizim hafıza kaybımızı,
gerçek kimliğimizi unutkanlığımızı tedavi etmek ve varoluştaki saf halimize
döndürmek içindir. Tedaviye başlamak için hastalığımız hakkında bilgi sahibi
olmalıyız. Sonrasında, her hasta gibi doktorun yani manevi öğretmenin
tavsiyelerine uymalıyız.
Manevi öğretmen bize belirli şeyler yapmamızı ve
diğerlerinden uzak durmamızı söyleyecektir. Örneğin, tıbbi tedavilerin
genellikle beslenme kısıtlamaları vardır. Spritüel hafıza kaybını tedavide
kullandığımız bhakti yoga sisteminde et, balık, yumurta yemeyi bırakıyoruz ve prasada diyetini kabul ediyoruz. Aynı
zamanda kumar, uyuşturucu ve evlilik dışı cinsellikten uzak duruyoruz. Tedavinin
bu bölümleri ise asıl ilacın etkisini arttırmayı garantiler. Asıl ilaç Krişna’nın
kutsal isimlerini duymak ve söylemektir:
Hare Krişna Hare Krişna Krişna Krişna Hare Hare
Hare Rama Hare Rama Rama Rama Hare Hare
Mutluluk arayışında insanlar bazen kendilerine uygun bir din seçerler.
Maalesef, çoğu insan dışsal faktörlere göre kuralları kabul eder ve gereksiz
gibi görünen uygulamaları tavsiye eden Tanrı’ya giden yolu reddeder.
Bununla birlikte, Bhakti yoga pratisyeni olan bizler gerçek benliğimizi
keşfetmemize ve tamamıyla mutlu ve tatmin olacağımız spiritüel dünyaya geri
dönmemize yardımcı olacağını bildiğimiz kısıtlamaları kabul ederiz.
Sevgilerimle,
Nrsimha Krsna das (Serhat Şen)
Not: Prasada Krişna’ya sevgi ve
adanmışlıkla hazırlanan yiyecek demektir.