Çarşamba, Ekim 26, 2022

Govardhan Puja Festivali


Bhakti yogiler için festivaller günlük yaşamın neredeyse bir parçası gibidir. Özellike Hindistan’da Vrindavana, Mayapura gibi kutsal yerlere gittiğinizde oradaki bhakti yoga pratiği yapan kimselerin burada -her adım bir dans, her söz bir şarkı- dediğini duyma şansınız çok yüksektir. Vedik kültüründeki renkli ve zengin festivallerle karşılaşmak bir sürpriz değildir. Bu sene 26 Ekim'e denk gelen çok tatlı bir festivalden bahsetmek istiyorum. Vedik takvimine göre Divali festivalinden bir gün sonraya denk gelen bu festivale Annakuta ya da Govardhan Puja denir. Festivalin ardındaki hikaye ve bu hikayeden edindiğim farkındalıklardan bir kısmını sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu günde Hindistan’ın Vrindavan kasabasının sakinleri (Rab Krsna’nın yer yüzündeki mekanı) kendilerine iyi bir hasat zamanı için bol yağış gönderen yarı tanrı Indra’ya sunular yapardı. Bir gün cennet gezegenlerinin kralı olan Indra sahip olduğu pozisyon nedeniyle aşırı gurura kapılır ve her şeyden haberi olan Rab Krsna’da Vrindavana sakinlerine sunularını Indra’ya değil de, tepesinde taze çimenleriyle süt veren inek ve tarlalarını süren boğlarını besleyen Govardhan Tepesi’ne yapmalarını söyler. Bu durum kibirli Indra’yı çok kızdırır ve Vrindavan kasabasına şimşeklerle birlikte korkunç bir yağmur fırtınası gönderir. 

Bunun üzerine Tanrının Yüce Şahsı, Rab Krsna sol elinin serçe parmağıyla Govardhan Tepesi’ni devasa bir şemsiye gibi kaldırır ve bu korkunç sağanağa maruz kalan Vrindavana’da yaşayan insanlar ve hayvanlara sığınak yapar. Sağanak şidddetini yedi gün boyunca daha da arttırarak devam eder. Yedinci gününün sonunda kendi yanlış davranışlarının farkına varan Kral Indra büyük bir pişmanlıkla yağmurları durdurur ve avuç içlerini kalbinin önünde birleştirerek Tanrının Yüce Şahsı’ndan dularla birlikte af diler. Kendi gerçek pozisyonunu Tanrı’nın hizmetkarı olduğunu hatırlar. Bu keyif dolu meşgale ile Krsna aslında tüm yarı tanrıların efendisi olduğunu gösterir. Bhagavad Gita 10.8’de Krişna Arjuna’ya şöyle der: "Ben spiritüel ve maddi olan tüm dünyaların kaynağıyım. Her şey benden oluşur. Bunu bilen bilglere tüm kalpleriyle bana ibadet ederler ve bana adanma hizmetiyle meşgul olurlar.” Vedik literatüründe açık olan bir şey vardır. Her hangi bir yarı-tanrıya ibadet ederek elde edebileceğiniz her şeyi aslında tüm sebeplerin sebebine giderek de elde edebilirsiniz. 

Bu festival ile ilgili beni çok etkileyen iki şey var: Festivalde adananların ilahi aşkla ve adanarak Govardhan Tepesi için hazırladıkları muazzam çeşitlilikteki ve lezzetteki yiyecekler ve zihnimizin düşmanlarından biri olarak kabul ettiğimiz gururun ne kadar yıkıcı olduğu gerçeği. Indra’nın durumunda bunu çok net görüyoruz. Gurur spiritüel yolda ilerlemeye çalışan bir kişi için korkunç bir engeldir. Biz gurura sahip olmadığımızı söyleyebiliriz, üzerini örtebiliriz, kendimizin haklı olduğunu söyleyebiliriz ama derinlere inersek doğru olmayan bir şeyin varlığını görebiliriz. Spiritüel yolda gurura yer yoktur. Bununla ilgili farkındalık yaratmak için sizinle bir kaç noktayı paylaşmak istiyorum. 

1- Gururlu bir insan çok fazla bu ortam içinde barınamaz. Gurur, yıkıcı düşünceler, sözcükler ve hareketler geliştirken ilişkilerimizin önünde kocaman bir bariyer oluşturur. İnsanları kaba, kibirli, dik başlı bir hale gitiren yıkıcı bir hastalıktır ve bu kişilerle neşe dolu bir an geçirmek zordur. Orijinal spiritüel kimliğimizle bağlantı kurmamızı engeller ki bu olmadan bizim bu yolda ilerlememiz mümkün değildir. Eğer etrafımızdaki insanları takdir etmezsek onları kaybederiz. Gururlu insanların spiritüel pratiklerine devam etmek için heveslerini nasıl kaybettiklerini tekrar tekrar gözlemleyebiliriz.

2- Gururlu bir insan öğrenemez. Bu özelliği baskın olan insanların yeni bir şeyler öğrenmeye açık değildirler. Gurur ve dik başlılık bizim gelişmemizi, dönüşmemimizi ve evrilmemizi engeller. Sadece yaşamlarımıza yapaylık getirmekle kalmaz, aynı zamanda bunun devamlılığını ve çoğalmasını da sağlar.  Gururlu insanlar spiritüel yaşamda gerçek anlamda ilerleme kaydedemez. Uzun yıllar spiritüel pratik yapsalar bile aslında çok fazla öğrenmediklerini göreceklerdir. 

3- Gururlu bir insan sevemez. Gurur bizi kendi hayal dünyamızı yönettiğimiz küçük tanrılar haline dönüştürür. Hizmetkar sözcüğü gittikçe yabancılaşır ve kişide beklenti ve taleplerde dolu bir eğilim oluşturur. Bencil olmamak derin sevgi ilişkileri kurmanın temelidir. Biz kendimizi gerçek bir şekilde alçak gönüllü bir pozisyona koymadan sahip olduğumuz tüm ilişkilerin sıradan, yüzeysel ve tatminsizleştiğini deneyimleriz.        

Spiritüel yolun her adımında içe dönmeli ve kendimizi gözlemlemeliyiz. Gurur varsa oradaki varlığımız çok uzun sürmez, öğrenemeyiz ve nihayetinde de sevemeyiz.  Bu bağlamda ünlü yazar C.S.Lewis’in çok güzel bir demecini sizinle paylaşmak istiyorum: “Gururlu bir kişi herşeye ve herkese yukarıdan bakar ve elbette aşağıya baktığınız sürece sizin üzerinizde olanları göremezsiniz.” 

Bhakti yogiler bu güzel festivali kutlamak için özellikle farklı tür halavalar ve çeşitli zenginlikteki yiyeceklerden oluşan Govardhan Tepesi replikası yaparlar. Dünya genelinde bazı merkezlerde 108, bazı merkezlerde ise 1008 çeşit yemek hazırlanır. Rab Krsna’ya Govardhana Tepesi’ni kaldıran (Giri-dhari) ve tepeye de onun enkarnasyonu olarak ibadet edilir. Tepedeki Krsna için çok özel olan inekler ve boğalarda bu günün nimetlerinden faydalanırlar. Festivalin sonunda sevgi ve adanma ile hazırlanan prasada (kutsanmış yiyecek) gelenlere dağıtılır. Her sene Goranga Yoga Merkezi’nde coşku dolu bir şekilde kutladığımız festivali bu sene 30 Ekim tarihinde gerçekleştireceğiz. Daha detay almak istiyorsanız program detaylarını sosyal medya hesaplarından @gorangayoga takip ederek öğrenebilirsiniz. Her koşulda festival günü gurur ve sahip olduğumuz kötü niteliklerimizden kurtlulmak için meditasyon yapacağımız çok özel bir gün olabilir. Govardhan Puja Festivali ki Jaya! 

Hizmetkarınız, Nrsimha Krsna das  

Perşembe, Ocak 03, 2019

Öfkelenince ne yapmalı?

Öfke zihnimizin baş düşmanlarından birisi. Daha önceleri öfkelendiğimde bundan rahatsızlık duymayı bırakın, iyi bir şey olduğunu düşündüğüm zamanlar bile olmuştu. Öfke genellikle maddi doğanın üç hali olan erdem, cehalet ve özellikle de ihtiras haliyle temasa geçince ortaya çıkıyor. Bhagavad Gita’da öfkenin duyu tatminine duyulan arzudan kaynaklandığı söylenir. Bu arzular yerine gelmediğinde öfkelenir veya kontrolümüz dışında olan şeyleri yönetmeye çalıştığımızda sinirlerimiz bozulur. Bir başkasının davranışı veya bir yöne gitmek isterken içine düştüğümüz durum ile başka bir yöne gittiğimizi görerek öfkeleniriz.
Çok nadiren karşılaşsak da, Rabbe veya O’nun adananlarına edilen küfürleri duyduğumuzda öfkeleniriz ve bu öfke maddi doğanın üç halinden kaynaklanmaz. Bu öfke Rab Nrsimha-deva’nın adananının hakarete uğrayıp, canını yaktıklarında hissetiği duygudur. Bu durum Rabbi o kadar öfkelendirmişti ki yarı-insan, yarı-aslan suretinde belirerek büyük ateist Hiranyakaşipu’yu öldürmek için belirmişti. Elbette, biz kimseyi öldüremeyiz ama böyle bir öfke ortaya çıkarak gerçeği savunmayı deneyebilir ve adananları koruyabiliriz. 

Başlangıçta belirttiğim gibi en iyisi hiç bir şey söylememek ve yapmamak. O an yapılabilecek en iyi şey eğer mümkünse öfkenin kaynağından uzaklaşarak mantra söylemek ve hislerimizin ana sebebi üzerine düşünmek olur. Çoğu zaman öfkelendikten kısa bir zaman sonra bizim için çok önemli olan düşüncenin zamanla çok değersiz olduğunu görebiliriz. Bu bizim öfkemizi azaltmaya yardımcı olur. 
Öfkeyle hareket ettiğimizde sonradan pişman olacağımız şeylerle karşılaşırız. Bizde de bir atasözü var: “Öfkeyle kalkan, zararla oturur.” Bu yüzden her zaman öfkelendiğimizde konuşmaktan veya harekete geçmekten kaçınmalıyız. 
Kalbe derinden bakarak neden bu şekilde etkilendiğimizi görmek genellikle yardımcı olur. Öfkeye sebep olan bağımlılıklarımızı ve sahip olduğumuz maddi arzuları bulmaya çalışmak da iyi bir yöntem olur. Ve bu bizim diğerlerini hatta Krişna’yı veya başka koşulları suçlamamıza son verir.
Umarım bu ipuçları yardımcı olur. Nihayetinde eğer maha mantra söylersek; 
Bu bizim kalbimizin arınmasına yardımcı olarak bizi ihtirasın ve öfkenin baskısından özgürleştirir. Bunun bize getireceği şey de karşılaştığımız olaylara karşı transandantal bir bakış açısı olacaktır. 
Hizmetinizde, Nrsimha Krişna das

Cuma, Kasım 23, 2018

Çölde bir vaha gibi: Goranga Yoga Merkezi

Bhakti için Tanrı sevgisi ya da Şrila Prabhupada’nın çevirdiği gibi Tanrı’ya sunulan adanma hizmeti diyebiliriz. Sanskrit kökü bhaj yani sevgi hizmetidir. Bhakti biz ruh canların Krişna ile olan ebedi ilişkisinin özüdür. Maddi varoluş içinde bhaktimiz maddi bilincimizle örtülmüştür ve Krişna’dan ayrı bir yöne doğru giderek bu dünyanın geçici şeylerine yönelmiştir. Bu yüzden hiç bir zaman tamamıyla tatmin olmuyoruz. Doğal bhaktimizi, bhakti pratiği yaparak uyandırabiliriz. Başka bir deyişle Krişna için olan sevgimizi O’nun için sevgiyle hareketlerde bulunarak uyandırabiliriz. Yoga bağlantı kurmak anlamına geldiğinden Krişna’ya bhakti yoga denilen sevgi dolu faaliyetlerde bulunduğumuzda bağlantı kurarız. 
Tanrı’yı seviyorum demekten çok daha fazlası var. Krişna’nın saf sevgisine bizi bhaktinin daha yüksek kademelerine götürecek olan süreçlerden geçerek erişiriz. Ne mutlu bize ki bu sürece hayatımızın her hangi bir noktasında, spiritüel yolculuğumuzun neresinde olursak olalım başlayabiliriz. 
Bu bakımdan Goranga Yoga Merkezi İstanbul’un gürültü kirliliğinin en yüksek olduğu semti Mecidiyeköy’de tıpkı çöldeki bir vahaya benziyor. Bir çok ruh canın bhakti sürecinin başlangıcına vesile oldu ve birçok ruh canı da bhaktinin daha yüksek kademelerine doğru çıkarıyor. Eminim ki Krişna’yı arayan birçok kişiyi de bu sürece başlatacak yer olacak. 
Siz de gelin ve mutlu olun…
www.gorangayoga.com

Pazar, Kasım 15, 2015

Şrila Prabhupada'nın Maddi Dünyadan Ayrılışı!


Iskcon kurucu Açaryası A.C. Bhaktivedanta Swami Prabhupada 1977 yılında maddi dünyaya terk ederek spiritüel dünyaya geri döndü. Aradan tam 38 yıl geçmiş. Yani tam da benim yaşım kadar. Şrila Prabhupada'yı benim spiritüel büyük babam. Maddi yaşamımda dedelerimi görme fırsatım olmadı. Resimlerini gördüm, anne ve babamın anlattığı kadar biliyorum. Ama bu bilgi çok sınırlı. Fakat manevi dedem Şrila Prabhupada'yı çok iyi tanıyorum ve kalbim her gün daha da fazla tanıma isteği ile dolup taşıyor. Bu nasıl bir bağ? Anlatılması çok güç fakat sadece yaşayarak deneyimleyebileceğimiz bir şey. Bugünlerde Şrila Prabhupada'nın Batı'ya gelişinin 50. yıl kutlamaları var ISKCON genelinde. Elli yıl önce Batı'ya gelerek maddi enerji, yani mayaya savaş ilan eden bir saddhu! 12 yıllık bir süre içinde 12 kere dünya turu, ISKCON gibi dev bir enstüti, vedik literatürün sanskritçeden İngilizce'ye gece uyku uyumadan çevirileri, yüzlerce eser, ders ve eğitimler, BBT yayınevi, açılan yüzden fazla merkez, Govinda's restora nlar, kendi kendine yeterli çiftlik komünleri, vedik yaşam biçimi ve öğretisini devam ettirecek binlerce öğrenci, saymakla bitmeyecek hizmetler. Şrila Prabhupada bize o kadar büyük bir merhametle o kadar muazzam bir şey verdi ki ona borcumuzu nasıl öderiz? Ben Şrila Prabhupada'ya borcumu nasıl ödeyeceğimi bilmiyorum ama en azından ömrümün sonuna kadar Şrila Prabhupada'nın yolunda devam eden öğrencisi Şivaram Swami'ye ve adananlara hizmet ederek bizlere bıraktığı mirasını nerede yaşıyor isem, eşimin ve diğer adananların merhametiyle devam ettirmeye çalışacağım.

Bahktivinoda Thakur'un Şaranagati isimli eserinden bir şarkıyı söyleyebiliriz bugün:

OHE VAİŞNAVA THAKUR

ohe! vaiṣṇaba ṭhākura, doyāra sāgara,
e dāse koruṇā kori'
diyā pada-chāyā, śodho he āmāya,
tomāra caraṇa dhori

Ey saygıdeğer Vaişnava, Krişna'nın adananı! Ey merhamet okyanusu, hizmetkarına merhamet et. Bana lotus ayaklarının gölgesini ve beni arındır. Lotus ayaklarına sarılıyorum.

chaya bega domi', chaya doṣa śodhi',
chaya guṇa deho' dāse
chaya sat-sańga, deho' he āmāre,
bosechi sańgera āśe

Bana altı tutkumu nasıl control edeceğimi, altı kusurumu nasıl düzelteceğimi öğret, altı özelliği bana ihsan et ve bana altı çeşit kutsal birliktelik sun.

ekākī āmāra, nāhi pāya bala,
hari-nāma-sańkīrtane
tumi kṛpā kori', śraddhā-bindu diyā,
deho' kṛṣṇa-nāma-dhane

Hari'nin kutsal isminin sankirtanını tek başıma taşıyacak güç bulamıyorum. Lütfen bana sadece bir damla inanç vererek beni kutsa ki bununla Krişna'nın kutsal isminin muazzam hazinesini elde edeyim.

kṛṣṇa se tomāra, kṛṣṇa dīte pāro,
tomāra śakati āche
āmi to' kāńgāla, 'kṛṣṇa' 'kṛṣṇa' boli',
dhāi tava pāche pāche

Krişna senin. O'nu bana vermeil gücün var. Ben sadece senin ardında "Krişna!  Krişna!" diye bağırarak koşan hizmetkarınım.

Peki Şrila Prabhupada'yı daha fazla nasıl tanıyabiliriz diyenler için daimi iyi dilekçimizin kısa bir biyografisini sizlerle paylaşıyorum:

Şri Şrimad A.C. Bhaktivedanta Swami Prabhupada 1896 yılında Hindistan Kalküta’da dünyaya geldi. Manevi öğretmeni, Şrila Bhaktisiddhanta Sarasvati Goswami ile ilk olarak 1922 yılında Kalküta’da tanıştı. Bhaktisiddhanta Sarasvati ünlü bir din bilgini ve Hindistan’daki Gaudiya Matha (altmış dört merkezli bir Vaişnava hareketi)’nin kurucusuydu. Bhaktisiddhanta Sarasvati, bu eğitimli genç adamı sevdi ve ona hayatını Vedik bilgisini öğretmeye adaması için ikna etti. Şrila Prabhupada onun öğrencisi oldu ve 1933’te onun öğrencisi olarak inisiyasyon aldı.
Şrila Bhaktisiddhanta Sarasvati ilk görüşmelerinde ɹrila Prabhupɖda’dan Vedik bilgisini İngilizce olarak yayınlamasını istedi. Takip eden yıllarda, Şrila Prabhupada Bhagavad-gita üzerinde bir yorum yazdı ve Gaudya Math’a hizmetinde yardımcı oldu. 1944’te on beş günde bir İngilizce olarak Back to Godhead dergisini yayımladı. Şrila Prabhupada tek başına makaleleri yazdı, onları bastı, müsveddeleri daktiloda yazdı, ilk tahsisleri kontrol etti ve hatta şahsen kopyaları dağıttı. Bu dergi şimdi öğrencileri tarafından değişik dillerde basılmaya devam etmekte ve tüm dünya genelinde dağıtılmaktadır.
1950’de Şrila Prabhupada yazı ve çalışmalarına daha fazla adanmak için aile hayatından emekli oldu. Tarihi Radha-Damodara Tapınağı’nda mütevazı koşullarda yaşadığı kutsal şehir Vriindavan'a gitti. Orada seneler boyunca derin araştırma ve yazma ile meşgul oldu. 1959’da feragat yaşamını (sannyasa) kabul etti. Şrila Prabhupada’nın hayatının eseri Şrimad-Bhagavatam (Bhagavata Purana)’nın on sekiz bin kıtasının, tam yorumuyla çok ciltli çevirisine Radha-Damodara Tapınağı’nda başladı. Bhagavatam’ın üç cildini yayımladıktan sonra, Şrila Prabhupada kargo gemisiyle New York Şehrine seyahat etti. Gerçekte meteliksizdi, fakat manevi öğretmeninin görevini başarılı kılma amacına sahipti. Amerika’ya indiği gün, gökdelen binaların etrafını kaplamış olan gri pusu gördü, günlüğüne şu kelimeleri karaladı: “Benim Sevgili Rabbim Krişna, eminim ki, bu transandantal mesaj kalplerine işlediğinde, kesinlikle sevinecekler ve böylece hayatın tüm mutsuz koşullarından kurtulacaklar.” Altmış dokuz yaşındaydı, yalnız ve çok az olanağa sahipti, fakat spritüel bilginin zenginliği ve sergilemiş olduğu adanma, gücün sarsılmaz bir kaynağı ve ilhamıydı.
Harvard Üniversitesi tanrı bilimcisi ve yazarı Harvey Cox şöyle yazar, “Çok ilerlemiş bir yaşta, birçok insanın defnelerinde dinlendiği zaman, Şrila Prabhupada kendi manevi öğretmeninin emrine dikkatini verdi ve zor ve zahmet gerektiren Amerika seyahatine kalkıştı. Şrila Prabhupada şüphesiz, binlerce öğretmenden biriydi. Fakat diğer taraftan, binde biri belki de bir milyon içerisinden biri idi.”
Şrila Prabhupada 1966’da daha sonra Hare Krişna hareketinin resmi ismi olan, Krişna Bilinci Topluluğu’nu kurdu.
Takip eden yıllarda, Şrila Prabhupada yavaş yavaş onlarca, binlerce takipçiyi cezp etti, yüzden fazla aşram ve tapınak kurdu ve çok sayıda kitap yayımladı. Hindistan’ın çok eski spritüel kültürünü yirminci yüzyıl Batı dünyasına nakletmesindeki başarı takdire şayandır.
Şrila Prabhupada 1968’de üç adanan çifti, Krişna bilincini Birleşik Krallık’a yaymak için gönderdi. Başlangıçta, bu adananlar misyonlarını takdir eden Hindu aileler tarafından gözetildi, fakat kısa zamanda Londra’da Oxford Caddesinde mantra söylemeleriyle çok tanınır hale geldiler. Times gazetesinde bir başlıkta, “Krişna Mantrası Londra’yı Şaşırtıyor.” Fakat maha-mantra kısa zamanda meşhur oldu. Şrila Prabhupada’yı tanıyan ve İngiltere’ye gelen adananlar önünde mantra söyleyen Birinci Beatle George Harrison, yardım etmek istedi. Mantranın bir kaydını Beatles’ın Apple etiketi üzerine üretmeyi organize etti. Bu Britanya’da Top On’a girdi ve diğer bazı ülkelerde bir numara oldu.
Şrila Prabhupada İngiltere’ye geldiğinde, British Müzesi yakınında, Bloomsbury’deki iş devam ederken, John Lennon’un Tittenhurst’taki malikanesinde misafir edildi. Kasım 1969’da Şrila Prabhupada Avrupa’daki ilk tapınağı Radha-Krişna tapınağını açtı. Hareket büyüdü. Bir kez daha George Harrison Hertfordshire’da Tudor krallarına ait güzel bir malikane evini bağışlayarak yardım etmek istedi. Şimdiki ismi Bhaktivedanta Manor olan yer, Topluluğun Britanya’daki ana eğitim merkezidir.
Krişna’nın yeni adananları, topluluk içerisindeki mantra söylemeleri ve Şrila Prabhupada’nın Vedik bilgisi kitaplarını dağıtmalarıyla, çok kısa sürede dünya genelinde başlıca şehirlerde görünür oldular. Yıl boyunca eğlenceli kültürel festivaller sahnelemeye başladılar ve dünya genelinde milyonlarca tabak (prasada olarak bilinen) Krişna’ya sunulmuş lezzetli yiyecekler sundular. Sonuç olarak ISKCON yüzlerce binlerce insanın hayatını kayda değer bir şekilde etkiledi. Hint tarihi ve kültürü üzerine dünyanın önde gelen otoritelerinden A.L. Basham şöyle yazmış, “Hare Krişna hareketi yirmi yıl içerisinde yanında hiçbir şey olamadan yükseldi ve tüm Batı dünyasında bilinir oldu. Bu Batı dünyası tarihinde önemli bir geçektir.”
Sadece on iki yıl içerisinde, ilerlemiş yaşına rağmen, Şrila Prabhupada konferans turlarından on dört kez dünyayı gezdi ve bu, onu altı kıtaya götürdü. Yine de bu enerjik program onun verimli edebi randımanını azaltmadı. Yazıları, Vedik felsefesi, dini ve kültürünün gerçek bir kütüphanesini teşkil eder.
Doğrusu Şrila Prabhupada’nın en kayda değer katkısı kitaplarıdır. Yetkisi, derinliği ve açıklığı ile akademisyenler tarafından oldukça saygı duyulur, kitapları birçok sayıdaki üniversite kurslarında ders kitabı olarak okutulur.
Oxford Üniversitesi Felsefe Bölümü’nde bir profesör olan Garry Gelade kitapları hakkında şunu yazmıştır: “Bu metinler hazinedir. İnanç ya da felsefi ikna etmede bu kitapları açık bir zihin ile okuyan hiç kimse hareket etmede ve etkilenmede başarısız olamaz.” Ve Bucknell Üniversitesi Sanat ve Bilim Koleji Dekanı Dr. Larry Shinn şöyle yazmıştır: “Prabhupada’nın Tanrı’ya olan kişisel hürmeti ona gerçek otoriteyi vermiştir. Kutsal metinlerin tüm emirlerini sergiledi, farkındalığın tuhaf bir derinliği ve üstün bir şahsi örnek, çünkü o gerçekte ne öğrettiyse onu yaşamıştır.”
Yazıları 79 dile çevrildi. Bhaktivedanta Book Trust, (BBT) 1972 yılında Şri Şrimad’ın çalışmalarını yayımlamak için kuruldu, bu sebeple Hint dini ve felsefesi alanındaki dünyanın en büyük yayımcısı oldu. 2005 yılına kadar 79 dilde 450 milyon kopya satılmıştır.
14 Kasım 1977’de bu dünyadan göçmeden önce, Şrila Prabhupada Topluluğa rehberlik etmişti ve onun yüzden fazla aşram, okul, tapınak, enstitü ve çiftlik topluluğundan oluşan dünya genelindeki bir konfederasyon olduğunu görmüştür.

Şrila Prabhupada ki Jaya!

Cuma, Haziran 12, 2015

Mutlu benliğimiz!

Birçok insan mutlu olma arzusunun yaptığımız her şeyin arkasındaki temel güdü olduğu fikrine katılacaktır. Bencilce veya merhamet ve yardım etme duygusuyla yaptığımız hareketlerden tatmin olmak istiyoruz. İnsanlara hayattan beklentilerinin ne olduğu sorulduğunda genelde verilen cevap şudur: “Sadece mutlu olmak istiyorum.”
Krişna bilinci felsefesinin temel noktası gerçekte kim olduğumuzu bilmezsek mutlu olamayacağımızdır.
Yüce bilge Sanatana Goswami bu fikrini Şri Çaitanya Mahaprabhu’ya sorarken belirtmişti: “Ben kimim? Neden bu ıstırap üçlemesi (bedenim ve zihnimden, diğer canlı varlıklardan ve doğadan kaynaklanan) beni her zaman rahatsız ediyor? Bunu bilmezsem nasıl yararlanabilirim ki?” (Caitanya-Caritamrita, Madhya Lila 20.102)
Birçok kıta sonra Rab Caitanya, bilge Sanatana’ya benliğin doğasını açıklar: “Krişna’nın hizmetkarı olmak canlı varlıkların yapısal durumudur çünkü canlı varlık Krişna’nın marjinal enerjisidir ve tıpkı bir güneş ışığı veya ateşin moleküler parçası gibi eş zamanlı olarak Rab ile hem bir, hem de Ondan farklı bir oluşumdur.”
Tanrı ile adananı arasındaki bu değiş tokuş geniş kapsamlı felsefi görüşlere sahiptir. Her şeyden önce bilge Sanatana’nın sorusu hepimizin tarafından sorulması gereken sorudur. “Neden acı çekiyorum?” Aradığımız mutluluk her zaman ulaşabildiğimizin ötesinde. Bizi mutlu edeceğini düşündüğümüz bir şeyleri arzuluyoruz fakat arzularımıza eriştiğimizde bu bize yeterli gelmiyor. Daha fazla bir şeylere  ihtiyacımız olduğunu düşünüyoruz. Bu sürekli tatminsizlik bizim acılarımızın bir kısmıdır.
Rab Caitanya benliğin doğasını açıklayarak neden acı çektiğimiz sorusuna cevap verir. Çünkü gerçekte kim olduğumuzu unutmuş durumdayız: Krişna’nın ebedi hizmetkarı ve O’nun parçalarıyız. Kendimizi maddi bedenlerle kimliklendiriyoruz ve acılarımız bu yanılgıdan ortaya çıkıyor. Bedenlerimiz hastalanıyor, yaşlanıyor ve ölüyor ve biz bunun bizim başımıza geldiğini düşünüyoruz.
Bütün mutluluğun kaynağı Krişna’nın bir parçası olan spiritüel varlıklar olan bizler de saf orijinal halimizde mutluyuzdur. Bu yüzden mutlu olma girişimlerimizdeki birçok hayal kırıklığına rağmen, asla bundan vazgeçmeyiz.

Bhakti yoga uygulamaları bizim hafıza kaybımızı, gerçek kimliğimizi unutkanlığımızı tedavi etmek ve varoluştaki saf halimize döndürmek içindir. Tedaviye başlamak için hastalığımız hakkında bilgi sahibi olmalıyız. Sonrasında, her hasta gibi doktorun yani manevi öğretmenin tavsiyelerine uymalıyız.

Manevi öğretmen bize belirli şeyler yapmamızı ve diğerlerinden uzak durmamızı söyleyecektir. Örneğin, tıbbi tedavilerin genellikle beslenme kısıtlamaları vardır. Spritüel hafıza kaybını tedavide kullandığımız bhakti yoga sisteminde et, balık, yumurta yemeyi bırakıyoruz ve prasada diyetini kabul ediyoruz. Aynı zamanda kumar, uyuşturucu ve evlilik dışı cinsellikten uzak duruyoruz. Tedavinin bu bölümleri ise asıl ilacın etkisini arttırmayı garantiler. Asıl ilaç Krişna’nın kutsal isimlerini duymak ve söylemektir:

Hare Krişna Hare Krişna Krişna Krişna Hare Hare
Hare Rama Hare Rama Rama Rama Hare Hare
  
Mutluluk arayışında insanlar bazen kendilerine uygun bir din seçerler. Maalesef, çoğu insan dışsal faktörlere göre kuralları kabul eder ve gereksiz gibi görünen uygulamaları tavsiye eden Tanrı’ya giden yolu reddeder.
Bununla birlikte, Bhakti yoga pratisyeni olan bizler gerçek benliğimizi keşfetmemize ve tamamıyla mutlu ve tatmin olacağımız spiritüel dünyaya geri dönmemize yardımcı olacağını bildiğimiz kısıtlamaları kabul ederiz.
Sevgilerimle,
Nrsimha Krsna das (Serhat Şen)
Not: Prasada Krişna’ya sevgi ve adanmışlıkla hazırlanan yiyecek demektir.


Pazartesi, Ocak 06, 2014

Doğum ve Ölüm Döngüsü


Bedenin değişimini çocukluktan gençliğe, gençlikten olgunluğa ve olgunluktan yaşlılığa geçerken tecrübe ediyoruz. Fakat bedenlerimizin tüm bu değişimleri süresince, biz aynı bilinçli kişiler olarak kalıyoruz. 

Krişna Bilinci takipçileri olarak bizler bilinçli benliğin ruh olduğuna ve ruhun da bedeni iten kuvvet olduğuna inanırız. Toplumdaki genel yanlış kanı ise bir kimsenin kendisini  arabası ile kimliklendirmesi gibi bizlerin de içlerinde bulunduğumuz bedenler olduğudur. Fakat gerçek olan şudur ki, araba artık tamir edilemeyecek boyuta geldiğinde, kişinin o arabaya ne kadar çok bağımlılığı varsa da yeni bir araba alır. Benzer şekilde beden de yaşlı ve hastalıklı olduğunda ebedi ruh mevcut bedeni terk ederek yeni bir beden alır. Buna doğum ve ölüm döngüsü ya da reenkarnasyon denir.

Kötü haber bedenin ölmesidir. Bununla birlikte iyi haber ise bizim ölmediğimizdir. Ruhun (atma) doğası ebedi, her şeyi bilen ve coşku  dolu olmasıdır. Bu Rab Krişna tarafından Bhagavad Gita 2.20’de şöyle açıklanmıştır: "Ruh için ne doğum vardır ne de ölüm. O var edilmemiştir, var edilemez ve var edilemeyecektir. O doğmamıştır, ebedidir, hep var olandır ve kadimdir. Beden öldüğü zaman ruh ölmez.”

Herkes fiziksel bedeninden farklı olduğunu anlayabilir. Bedenimize baktığımızda “bu benim elim” veya “bu benim bacağım” deriz. Benlikteki “ben” bedenin gözlemcisidir.

Bitkiler, balıklar, memeliler, kuşlar, sürüngenler ve insanlar gibi birçok canlı türü vardır. Bütün diğer canlı varlıkların içinden geçerek insan bedeni almak nadir bir şanstır. Bu çöpe atılacak bir hediye değildir. Bizler insan bedeninin Tanrı bilincini geliştirmek için bir şans olduğuna inanırız. Eğer bu bilinci gelişitrmezsek bitki veya hayvanlar alemine tekrar dönme riskini almış oluruz.  

Geri adım atmak çok kolaydır. Bir ayı gibi uyumak, bir domuz gibi yemek ya da güvercinler gibi çiftleşmek. Geçmiş hayatlarımızdaki hareketlerin meyvlerinin hasatını alıyoruz ve yaptığımız hareketler ile geleceğin tohumlarını ekiyoruz. Bu sebeple erdemli hareketler hazzın meyvelerini verirken, günahkar hareketler ise üzüntü ve acı verir.

Burada akla gelen soru bu doğum ve ölüm döngüsünden nasıl dışarı çıkacağımızdır. Bu da Bhagavad Gita’da şöyle açıklanmıştır. Bu dünyadaki bağlarımızın sebebi ruhun özgür iradesini tecrübe etmek istemesi ve Tanrı’dan bağımsız olarak eğlenmek istemesidir.

Bizler sudan çıkmış balıklar gibiyiz ve Tanrı’ya sığınana kadar ne kadar çok tatmin olmaya çalışmamız önemli değildir. Tamamıyla Tanrı’ya sığınmadan bu maddi dünyadan çıkmamızın mümkünatı yoktur.

Bhagavad gita 18.55’te Krişna şöyle der:”Kişi sadece adanma hizmeti yoluyla Beni olduğum gibi yani Tanrının Yüce Şahsiyeti olarak anlayabilir. Böyle bir adanmayla Benim tam bilincime varan kişi Tanrı'nın krallığına girebilir.”

Bhakti yoga uygulamamız ile, Kirşna’ya adanma hizmeti sunarak biz bu amaca ulaşmayı ve bu geçici maddi dünyaya tekrar dönmemeyi ümit ediyoruz.

Sevgilerimle, 
Nrismha Krsna das

Cumartesi, Kasım 30, 2013

Zihin

Zihin bizim merkezi duyumuzdur. Görme, işitme, tat alma, dokunma ve koklama beş duyumuz
sürekli bilgi toplar ve bunları zihne gönderir. Zihnimiz bu gelen bilgiyi bizim dünyaya bakış açımıza göre ve hayattaki hedeflerimize göre kabul edilemz olarak iki kategoriye ayırır. Eğer biz bu dünyayı bir keyif alma aracı olarak görüyorsak ya da buna eğilimliysek zihnimiz duyularımıza zevk veren şeyleri kabul edecek ve zevk karşıtı herşeyi reddecektir.
Fakat bu maddi dünya sonsuz, bizim kontrol edemeyeceğimiz, tahmin edilemez hoşluk ve hoşnutsuzluk ortamlar karışımıdır. Geçici zevklere olan arzumuzun temelinde kararları zihnimize bıraktığımızda mutluluğumuzun hiç garantisi yoktur. Maddeyle çevrelenmiş bir zihin bizi kalıcı mutluluğa götüremez. Bunun için zihinlerimizi daha yüksek bir dünya görüşü temelinde kararlar verebilmesi için eğitmeliyiz.Yaptığımız her şey ve sonuçta başımıza gelen her şey hafıza suretinde zihnimizde depolanmaktadır. Zihnimizdeki izlenimler dünyaya bakış açımızı ve tavırlarımız etkiler. Bizim tavrımız zihnimizdeki daha ileri izlenimlerin sonuçlarıdır. Bu etki ve tepki döngüsü ya da karma Tanrı'nın temsilcileri ve kutsal metinler gibi zihnimizin maddi bildirimlerinden daha yüksek otoriteleri takip etmeye başlayana kadar devam eder. 
Bhagavad Gita'da Krişna'nın açıkladığı yoga sistemi özellikle Yüce Kişiye medite olarak ve zihnimize daha üstün bir bakış açısı vererek hayatımızı huzurlu hale getirmek için bir araçtır. Kutsal metinler Kirşna Bilincinin tüm mental aktivitelerin mükemmeliyeti olduğunu söyler. Zihin bu şekilde kontrol edildiğinde bizim en yakın arkadaşımız olabilir ve bizi hakiki mutluluğa götürür. O zaman biz bu dünyadaki acı ve zekin geçici gel-gitlerinden etkiklenmeyiz.
Krişna zihni kontrol etmenin kolay olmadığını söyler. Fakat bu pratik ve fedakarlıkla mümkündür. Her şey gibi zihnimiz de nihai olarak Mutlak Gerçek, Yüce Şahıs, Krişna'nın bir parçasıdır. Bu sebeple zihnimizi Yüce'ye özellikle de Krişna'nın isimlerini ve aktivitelerini duymak ve söylemeye odakladığımızda, zihnimiz de spiritüel olarak hareket etmeye başlar. O zaman spiritüel ilerlememize yardımcı olacak şeyleri kabul etmek ve olmayacakları reddetmek bir alışkanlık haline gelir. Huzurlu bir varoluşun keyfini çıkarır ve maddi zevk fikrinden uzak durarak, doğal olana ruh benliğin  ebedi zevklerine cezp oluruz.  
Çoğunlukla bilindiği şekilde ölerek maddi bedeni terk ettiğimizde hayatımız boyunca zihnimizin geliştirdiği bir sonraki durağımıza gideriz. Eğer hayatlarımız Krişna bilinciyle eğitildiyse varlığımızın endişesizliğin yeri, Vaikuntha olarak da bilinen  spiritüel dünyaya geri dönüşü için tüm olanaklar mevcuttur. Orada bu dünyanın sunamadığı devam eden mutluluğu buluruz.

Sevgilerimle,
Nrismha Krsna das