Pazartesi, Ocak 06, 2014

Doğum ve Ölüm Döngüsü


Bedenin değişimini çocukluktan gençliğe, gençlikten olgunluğa ve olgunluktan yaşlılığa geçerken tecrübe ediyoruz. Fakat bedenlerimizin tüm bu değişimleri süresince, biz aynı bilinçli kişiler olarak kalıyoruz. 

Krişna Bilinci takipçileri olarak bizler bilinçli benliğin ruh olduğuna ve ruhun da bedeni iten kuvvet olduğuna inanırız. Toplumdaki genel yanlış kanı ise bir kimsenin kendisini  arabası ile kimliklendirmesi gibi bizlerin de içlerinde bulunduğumuz bedenler olduğudur. Fakat gerçek olan şudur ki, araba artık tamir edilemeyecek boyuta geldiğinde, kişinin o arabaya ne kadar çok bağımlılığı varsa da yeni bir araba alır. Benzer şekilde beden de yaşlı ve hastalıklı olduğunda ebedi ruh mevcut bedeni terk ederek yeni bir beden alır. Buna doğum ve ölüm döngüsü ya da reenkarnasyon denir.

Kötü haber bedenin ölmesidir. Bununla birlikte iyi haber ise bizim ölmediğimizdir. Ruhun (atma) doğası ebedi, her şeyi bilen ve coşku  dolu olmasıdır. Bu Rab Krişna tarafından Bhagavad Gita 2.20’de şöyle açıklanmıştır: "Ruh için ne doğum vardır ne de ölüm. O var edilmemiştir, var edilemez ve var edilemeyecektir. O doğmamıştır, ebedidir, hep var olandır ve kadimdir. Beden öldüğü zaman ruh ölmez.”

Herkes fiziksel bedeninden farklı olduğunu anlayabilir. Bedenimize baktığımızda “bu benim elim” veya “bu benim bacağım” deriz. Benlikteki “ben” bedenin gözlemcisidir.

Bitkiler, balıklar, memeliler, kuşlar, sürüngenler ve insanlar gibi birçok canlı türü vardır. Bütün diğer canlı varlıkların içinden geçerek insan bedeni almak nadir bir şanstır. Bu çöpe atılacak bir hediye değildir. Bizler insan bedeninin Tanrı bilincini geliştirmek için bir şans olduğuna inanırız. Eğer bu bilinci gelişitrmezsek bitki veya hayvanlar alemine tekrar dönme riskini almış oluruz.  

Geri adım atmak çok kolaydır. Bir ayı gibi uyumak, bir domuz gibi yemek ya da güvercinler gibi çiftleşmek. Geçmiş hayatlarımızdaki hareketlerin meyvlerinin hasatını alıyoruz ve yaptığımız hareketler ile geleceğin tohumlarını ekiyoruz. Bu sebeple erdemli hareketler hazzın meyvelerini verirken, günahkar hareketler ise üzüntü ve acı verir.

Burada akla gelen soru bu doğum ve ölüm döngüsünden nasıl dışarı çıkacağımızdır. Bu da Bhagavad Gita’da şöyle açıklanmıştır. Bu dünyadaki bağlarımızın sebebi ruhun özgür iradesini tecrübe etmek istemesi ve Tanrı’dan bağımsız olarak eğlenmek istemesidir.

Bizler sudan çıkmış balıklar gibiyiz ve Tanrı’ya sığınana kadar ne kadar çok tatmin olmaya çalışmamız önemli değildir. Tamamıyla Tanrı’ya sığınmadan bu maddi dünyadan çıkmamızın mümkünatı yoktur.

Bhagavad gita 18.55’te Krişna şöyle der:”Kişi sadece adanma hizmeti yoluyla Beni olduğum gibi yani Tanrının Yüce Şahsiyeti olarak anlayabilir. Böyle bir adanmayla Benim tam bilincime varan kişi Tanrı'nın krallığına girebilir.”

Bhakti yoga uygulamamız ile, Kirşna’ya adanma hizmeti sunarak biz bu amaca ulaşmayı ve bu geçici maddi dünyaya tekrar dönmemeyi ümit ediyoruz.

Sevgilerimle, 
Nrismha Krsna das