Cumartesi, Temmuz 30, 2011

Bhagavad Gita


Bhagavad-gita. Bir kitaba benziyor. Evet, aslında bir kitap, fakat icerisinde…

Bhagavad-gita  bundan beş bin yıl önce bir savaş alanında Krişna ve Arjuna arasında gecen konuşmalar mı? Peki öyleyse bizimle ne ilgisi var? Onlar ne konuştular ki?
Arjuna’nın bir problemi vardı. Savaşa hazırlanıyordu ve son anda, ordular savaş alanına geldiğinde artık savaşmamaya karar vermişti.
Diğer tarafta akrabaları vardı. Arkadaşları vardı. Öğretmenleri vardı. Büyük babası oradaydi. Bir anda ölümüne savaşmak fikri Arjuna’nın en son istediği şey olmuştu:
"Öldürmek doğru değil. Burada olması gereken bu değil. Buradan uzaklasmalıyım ya da onların beni öldurmesine izin vermeliyim. . ."
Kulağa hoş geliyor. Arjuna barışçı bir kişiydi. Kimseye zarar vemek istemiyordu. Fakat arkadaşı Krişna’nin tamamıyla farklı bir bakış açısı vardı.
Şöyle dedi, "Arjuna, her şeyden önce sen bu beden degilsin. Ruh ve beden farklıdır. Ruhu öldüremezsin. Buradaki hiç kimsenin var oluşları sona ermeyecek. Ne sen, ne ben, ne de tüm bu savaşçılar. . .

"Aynı zamanda buradaki herkesin ölümü benim planım: en azından geçici bedenlerinin sonu geldi ve ben bunu zaten ayarladım. Zaten olmuş bir sey bu.
Tek yapman gereken bu olayda bir araç olmak."
Sonrasında Krişna, Arjuna’ya her şeyi açıklar. Ama gerçekten her şeyi! Ruhun doğasını. Ruhun bedenden nasıl farklı olduğunu. Bütün bu ebedi ruhların geçici bedenlerden gelip geçtiğini. Bu dünyada ne yapmamız gerektiğini. Burada sonsuza kadar kalıp, kalmayacağımızı.Tanrı’nın kim olduğunu ve bütün bunlar hakkında ne dediğini…
Bhagavad-gita, edebi olarak, Tanrı’nın ezgisi demektir. Krishna bunu olduğu gibi söyler. Her zaman konuyla ilgilidir. Sorularınız, en azından gerçekten felsefik açıdan iyi olan sorularınız var mı? Bhagavad-gita’nın tüm bu sorularınıza verecek gerçekten sağlam felsefik cevapları vardır.
Bhagavad-gita, Özgün Haliyle A.C. Bahktivedanta Swami Prabhupada çevirisi ve yorumlarıyla Türkçemizde de mevcut bir kitap. Her pazar günü 18.30’da Govinda Istanbul’da (www.govindaistanbul.com) bir bölüm okuyarak üzerine konuşuyoruz. Bu konu ilginizi çekiyor ise kaçırılmayacak bir fırsat!
Bir kitaba benziyor ama çok daha fazlasını ifade ediyor. Aslında tümüyle bir yaşam tarzı…

Pazar, Temmuz 03, 2011

Tatli Heyecan - Ratha Yatra Festivali


Önümüzdeki hafta Budapeşte'ye Ratha Yatra Festivali'ne gidiyorum. Oradan da Krişna Vadisi'ni ziyaret edeceğim. Aslında Macaristan'a gidişimin bir başka nedeni de var fakat henüz sonuçlanmadığı için henüz paylaşmıyorum. Döndüğümde sürprizim olabilir.   Ratha Yatra Festivali Vaişnava geleneğindeki en renkli festivallerden bir tanesidir. Jagannath, Baladeva ve Subadhra Murtileri mebedden çıkarak şehirde tura çıkarlar. :) Bu festivalin aslı her yıl Puri'de binlerce kişinin katılımıyla gerçekleşir. Şrila Prabhupada sayesinde bu festival sadece Hindistan'da değil, ISKCON organizasyonu ile tüm dünyada gerçekleşmektedir. Belli mi olur günün birinde belki Türkiye'de de tanık oluruz bu festivale. Çok renkli gözüken bu festivalin ayrıca çok derin de felsefi anlamı vardır. Bunu da sizinle paylaşmak isterim. 

             
Ratha-yatra’nın Gizli Anlamı
Zamanında Rab Krişna bir kral olmasına rağmen, çocukluğunu Vrindavan köyünde geçirdi. Orada çoban erkek ve kız çocuklarla oyunlar oynadı ve hepsinin içinde Radharani en sevdiğiydi. Krişna Dvaraka kralı olmak üzere Vrindavan’ı terk ettiğinde, Shrimati Radharani’nin kederinin evrende bir benzeri yoktu. Asla bir gün Ona döneceği umudundan vazgeçmedi. Bu şekilde, vipralambha-bhava veya “ayrılıkta aşkın ruh hali” olarak bilinen çok özel transandantal özlemin keyfine vardı.
Bir keresinde Krişna kralken, kuzey merkezi Hindistan’da kutsal bir yer olan Kurukshetra’nın ücra bir köşesinde, Radharani ve arkadaşlarına rastladı. Ama Radharani, Krişna’yı tüm zenginlik ve ihtişamıyla kraliyet giysileriyle görünce, Onu bir zamanlar tanıdığı sade çoban çocuk olarak görmeyi arzuladı. Onu Vrindavan’a geri götürmeyi istedi. 
Bu, Krişna’yı Vrindavan’ın yakınlığına geri götürme arzusunun oluşturduğu ruh hali, Ratha-yatra festivalinin mahrem temasıdır. Adananlar Ratha-yatra arabalarının uzun dayanıklı iplerini çekerken, Krişna’yı Vrindavan topraklarına, kalplerine geri çekmektedirler.Radha ve Krişna, Chaitanya Mahaprabhu olarak bedenlendiler ve bu şekilde onun bedeninde tekrar birleştiler. Buna karşın Jagannath Puri’de geçirdiği son yıllarında, Rab Chaitanya Radharani’nin ruh halini ortaya koydu ve Radha ve Krişna’nın ayrılığının oluşturduğu ilahi trajedi için sonsuz kedere boğuldu.
Her yıl Jagannath Puri’de, Rab Chaitanya Ratha-yatra festivalini, Radharani’nin Krişna’yı Vrindavan’ın sade kırsal atmosferine geri çekme ruh haliyle yaşadı. Mahaprabhu, bu ayrılık duygusunun gerçekte Krişna’nın varlığına ve nihai olarak en yüksek mutluluğa yol açtığını öğretti. Bu Ratha-yatra’nın gizli anlamıdır.



Şri Jagannath, Baladeva, Subadhra ki Jaya! 
Şrila Prabhupada ki Jaya! 

Sevgilerimle,