Bedenin değişimini çocukluktan gençliğe,
gençlikten olgunluğa ve olgunluktan yaşlılığa geçerken tecrübe ediyoruz. Fakat
bedenlerimizin tüm bu değişimleri süresince, biz aynı bilinçli kişiler olarak
kalıyoruz.
Krişna Bilinci takipçileri olarak bizler bilinçli
benliğin ruh olduğuna ve ruhun da bedeni iten kuvvet olduğuna inanırız. Toplumdaki genel
yanlış kanı ise bir kimsenin kendisini arabası ile kimliklendirmesi gibi
bizlerin de içlerinde bulunduğumuz bedenler olduğudur. Fakat gerçek olan şudur ki, araba artık tamir
edilemeyecek boyuta geldiğinde, kişinin o arabaya ne kadar çok bağımlılığı varsa da yeni bir araba alır. Benzer şekilde beden de yaşlı ve hastalıklı olduğunda
ebedi ruh mevcut bedeni terk ederek yeni bir beden alır. Buna doğum ve ölüm
döngüsü ya da reenkarnasyon denir.
Kötü haber bedenin ölmesidir. Bununla birlikte
iyi haber ise bizim ölmediğimizdir. Ruhun (atma) doğası ebedi, her şeyi bilen
ve coşku dolu olmasıdır. Bu Rab Krişna
tarafından Bhagavad Gita 2.20’de şöyle açıklanmıştır: "Ruh için ne doğum
vardır ne de ölüm. O var edilmemiştir, var edilemez ve var edilemeyecektir. O
doğmamıştır, ebedidir, hep var olandır ve kadimdir. Beden öldüğü zaman ruh
ölmez.”
Herkes fiziksel bedeninden farklı olduğunu
anlayabilir. Bedenimize baktığımızda “bu benim elim” veya “bu benim bacağım”
deriz. Benlikteki “ben” bedenin gözlemcisidir.
Bitkiler, balıklar, memeliler, kuşlar,
sürüngenler ve insanlar gibi birçok canlı türü vardır. Bütün diğer canlı
varlıkların içinden geçerek insan bedeni almak nadir bir şanstır. Bu çöpe
atılacak bir hediye değildir. Bizler insan bedeninin Tanrı bilincini
geliştirmek için bir şans olduğuna inanırız. Eğer bu bilinci gelişitrmezsek
bitki veya hayvanlar alemine tekrar dönme riskini almış oluruz.
Geri adım atmak çok kolaydır. Bir ayı gibi
uyumak, bir domuz gibi yemek ya da güvercinler gibi çiftleşmek. Geçmiş
hayatlarımızdaki hareketlerin meyvlerinin hasatını alıyoruz ve yaptığımız
hareketler ile geleceğin tohumlarını ekiyoruz. Bu sebeple erdemli hareketler
hazzın meyvelerini verirken, günahkar hareketler ise üzüntü ve acı verir.
Burada akla gelen soru bu doğum ve ölüm
döngüsünden nasıl dışarı çıkacağımızdır. Bu da Bhagavad Gita’da şöyle
açıklanmıştır. Bu dünyadaki bağlarımızın sebebi ruhun özgür iradesini tecrübe
etmek istemesi ve Tanrı’dan bağımsız olarak eğlenmek istemesidir.
Bizler sudan çıkmış balıklar gibiyiz ve
Tanrı’ya sığınana kadar ne kadar çok tatmin olmaya çalışmamız önemli değildir. Tamamıyla Tanrı’ya sığınmadan bu maddi dünyadan çıkmamızın
mümkünatı yoktur.
Bhagavad gita 18.55’te Krişna şöyle der:”Kişi
sadece adanma hizmeti yoluyla Beni olduğum gibi yani Tanrının Yüce Şahsiyeti
olarak anlayabilir. Böyle bir adanmayla Benim tam bilincime varan kişi
Tanrı'nın krallığına girebilir.”
Bhakti yoga uygulamamız ile, Kirşna’ya adanma
hizmeti sunarak biz bu amaca ulaşmayı ve bu geçici maddi dünyaya tekrar dönmemeyi
ümit ediyoruz.
Sevgilerimle,
Nrismha Krsna das