Bhakti yogiler için festivaller günlük yaşamın neredeyse bir parçası gibidir. Özellike Hindistan’da Vrindavana, Mayapura gibi kutsal yerlere gittiğinizde oradaki bhakti yoga pratiği yapan kimselerin burada -her adım bir dans, her söz bir şarkı- dediğini duyma şansınız çok yüksektir. Vedik kültüründeki renkli ve zengin festivallerle karşılaşmak bir sürpriz değildir. Bu sene 26 Ekim'e denk gelen çok tatlı bir festivalden bahsetmek istiyorum. Vedik takvimine göre Divali festivalinden bir gün sonraya denk gelen bu festivale Annakuta ya da Govardhan Puja denir. Festivalin ardındaki hikaye ve bu hikayeden edindiğim farkındalıklardan bir kısmını sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu günde Hindistan’ın Vrindavan kasabasının sakinleri (Rab Krsna’nın yer yüzündeki mekanı) kendilerine iyi bir hasat zamanı için bol yağış gönderen yarı tanrı Indra’ya sunular yapardı. Bir gün cennet gezegenlerinin kralı olan Indra sahip olduğu pozisyon nedeniyle aşırı gurura kapılır ve her şeyden haberi olan Rab Krsna’da Vrindavana sakinlerine sunularını Indra’ya değil de, tepesinde taze çimenleriyle süt veren inek ve tarlalarını süren boğlarını besleyen Govardhan Tepesi’ne yapmalarını söyler. Bu durum kibirli Indra’yı çok kızdırır ve Vrindavan kasabasına şimşeklerle birlikte korkunç bir yağmur fırtınası gönderir.
Bunun üzerine Tanrının Yüce Şahsı, Rab Krsna sol elinin serçe parmağıyla Govardhan Tepesi’ni devasa bir şemsiye gibi kaldırır ve bu korkunç sağanağa maruz kalan Vrindavana’da yaşayan insanlar ve hayvanlara sığınak yapar. Sağanak şidddetini yedi gün boyunca daha da arttırarak devam eder. Yedinci gününün sonunda kendi yanlış davranışlarının farkına varan Kral Indra büyük bir pişmanlıkla yağmurları durdurur ve avuç içlerini kalbinin önünde birleştirerek Tanrının Yüce Şahsı’ndan dularla birlikte af diler. Kendi gerçek pozisyonunu Tanrı’nın hizmetkarı olduğunu hatırlar. Bu keyif dolu meşgale ile Krsna aslında tüm yarı tanrıların efendisi olduğunu gösterir. Bhagavad Gita 10.8’de Krişna Arjuna’ya şöyle der: "Ben spiritüel ve maddi olan tüm dünyaların kaynağıyım. Her şey benden oluşur. Bunu bilen bilglere tüm kalpleriyle bana ibadet ederler ve bana adanma hizmetiyle meşgul olurlar.” Vedik literatüründe açık olan bir şey vardır. Her hangi bir yarı-tanrıya ibadet ederek elde edebileceğiniz her şeyi aslında tüm sebeplerin sebebine giderek de elde edebilirsiniz.
Bu festival ile ilgili beni çok etkileyen iki şey var: Festivalde adananların ilahi aşkla ve adanarak Govardhan Tepesi için hazırladıkları muazzam çeşitlilikteki ve lezzetteki yiyecekler ve zihnimizin düşmanlarından biri olarak kabul ettiğimiz gururun ne kadar yıkıcı olduğu gerçeği. Indra’nın durumunda bunu çok net görüyoruz. Gurur spiritüel yolda ilerlemeye çalışan bir kişi için korkunç bir engeldir. Biz gurura sahip olmadığımızı söyleyebiliriz, üzerini örtebiliriz, kendimizin haklı olduğunu söyleyebiliriz ama derinlere inersek doğru olmayan bir şeyin varlığını görebiliriz. Spiritüel yolda gurura yer yoktur. Bununla ilgili farkındalık yaratmak için sizinle bir kaç noktayı paylaşmak istiyorum.
1- Gururlu bir insan çok fazla bu ortam içinde barınamaz. Gurur, yıkıcı düşünceler, sözcükler ve hareketler geliştirken ilişkilerimizin önünde kocaman bir bariyer oluşturur. İnsanları kaba, kibirli, dik başlı bir hale gitiren yıkıcı bir hastalıktır ve bu kişilerle neşe dolu bir an geçirmek zordur. Orijinal spiritüel kimliğimizle bağlantı kurmamızı engeller ki bu olmadan bizim bu yolda ilerlememiz mümkün değildir. Eğer etrafımızdaki insanları takdir etmezsek onları kaybederiz. Gururlu insanların spiritüel pratiklerine devam etmek için heveslerini nasıl kaybettiklerini tekrar tekrar gözlemleyebiliriz.
2- Gururlu bir insan öğrenemez. Bu özelliği baskın olan insanların yeni bir şeyler öğrenmeye açık değildirler. Gurur ve dik başlılık bizim gelişmemizi, dönüşmemimizi ve evrilmemizi engeller. Sadece yaşamlarımıza yapaylık getirmekle kalmaz, aynı zamanda bunun devamlılığını ve çoğalmasını da sağlar. Gururlu insanlar spiritüel yaşamda gerçek anlamda ilerleme kaydedemez. Uzun yıllar spiritüel pratik yapsalar bile aslında çok fazla öğrenmediklerini göreceklerdir.
3- Gururlu bir insan sevemez. Gurur bizi kendi hayal dünyamızı yönettiğimiz küçük tanrılar haline dönüştürür. Hizmetkar sözcüğü gittikçe yabancılaşır ve kişide beklenti ve taleplerde dolu bir eğilim oluşturur. Bencil olmamak derin sevgi ilişkileri kurmanın temelidir. Biz kendimizi gerçek bir şekilde alçak gönüllü bir pozisyona koymadan sahip olduğumuz tüm ilişkilerin sıradan, yüzeysel ve tatminsizleştiğini deneyimleriz.
Spiritüel yolun her adımında içe dönmeli ve kendimizi gözlemlemeliyiz. Gurur varsa oradaki varlığımız çok uzun sürmez, öğrenemeyiz ve nihayetinde de sevemeyiz. Bu bağlamda ünlü yazar C.S.Lewis’in çok güzel bir demecini sizinle paylaşmak istiyorum: “Gururlu bir kişi herşeye ve herkese yukarıdan bakar ve elbette aşağıya baktığınız sürece sizin üzerinizde olanları göremezsiniz.”
Bhakti yogiler bu güzel festivali kutlamak için özellikle farklı tür halavalar ve çeşitli zenginlikteki yiyeceklerden oluşan Govardhan Tepesi replikası yaparlar. Dünya genelinde bazı merkezlerde 108, bazı merkezlerde ise 1008 çeşit yemek hazırlanır. Rab Krsna’ya Govardhana Tepesi’ni kaldıran (Giri-dhari) ve tepeye de onun enkarnasyonu olarak ibadet edilir. Tepedeki Krsna için çok özel olan inekler ve boğalarda bu günün nimetlerinden faydalanırlar. Festivalin sonunda sevgi ve adanma ile hazırlanan prasada (kutsanmış yiyecek) gelenlere dağıtılır. Her sene Goranga Yoga Merkezi’nde coşku dolu bir şekilde kutladığımız festivali bu sene 30 Ekim tarihinde gerçekleştireceğiz. Daha detay almak istiyorsanız program detaylarını sosyal medya hesaplarından @gorangayoga takip ederek öğrenebilirsiniz. Her koşulda festival günü gurur ve sahip olduğumuz kötü niteliklerimizden kurtlulmak için meditasyon yapacağımız çok özel bir gün olabilir. Govardhan Puja Festivali ki Jaya!
Hizmetkarınız, Nrsimha Krsna das